Akciğer Kanseri Tedavisinde Girişimsel Radyoloji


AKCİĞER KANSERİ TANISINDA GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN ROLÜ

**Akciğer Kanseri **

Akciğer kanseri dünya genelinde en sık görülen kanserlerden biridir. Girişimsel radyoloji akciğer kanserinin tanısından tedavisine önemli bir rol oynar. Girişimsel radyolojide uygulanan işlemler temel olarak iki grupta yer alır;

  1. Tanısal
  2. Tedavi amaçlı işlemlerdir.

Görüntüleme eşliğinde biyopsiler teşhis için gerekli bir işlemdir. Girişimsel tedaviler küratif denilen tamamen tümörün ortadan kaldırılması amaçlı olabileceği gibi palyatif denilen hastanın tümörünü tamamen tedavi edememekle beraber tümörün büyümesini ya da ilerlemesini yavaşlatarak hastanın yaşam süresini uzatmayı ve yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlar.

Biyopsi

Akciğerde kitle saptanması durumunda beklenmeden biyopsi yapılarak tanı konulmalıdır. Son dönemlerde biyopsi ile yapılan genetik ve immünhistokimyasal çalışmalar kanserde kişiye yönelik tedavilerin geliştirilmesine ve planlanmasına da katkı sağlamaktadır.

Girişimsel radyolojide akciğer biyopsileri genel olarak bilgisayarlı tomografi (BT) eşliğinde yapılırken girişimsel radyologun tercihine göre plevraya bitişik kitlelerde ultrasonografiden de yararlanılır. BT eşliğinde akciğer biyopsilerinde akciğeri saran zarlar arasına hava kaçağı (pnömotoraks) oranı %20-42 arasında değişmektedir. Bu durum çoğunlukla kendinden gerilerken pnömotoraks vakalarının sadece %1.6-15' inde ilave müdahale edilmesi (drenaj kateteri) gerekmektedir.

Küçük nodüllere yaklaşımda alternatif yöntem video yardımlı toraks cerrahisi (VATS) yöntemidir. Bu yöntem biyopsi yapılması zor olan çok küçük nodül ve buzlu cam paterni gelişen akciğerlerde uygulanabilir.

akciğer-biyopsisi-mutlucihangiroglu.com.jpg#995px #221px Akciğer biyopsisi bilgisayarlı tomografi eşliğinde yapılır. Önce planlama yapılır ( en sol), sonra koaksiyal yöntemle en az 3-4 kez trucut- doku biyopsisi yapılır (orta), sonra kontrol görüntü alınır (en sağ) ve işlem tamamlanır.

AKCİĞER KANSER TEDAVİSİNDE GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ

Ablasyon

Radyofrekans Ablasyon (RF)

Bir çalışmada 3 yıllık yaşam süresi sublobar rezeksiyon için %87.1, radyofrekans ablasyon için %87.5 ve perkütan kriyoablasyon için %77 olarak tanımlanmıştır. Son dönemde Safi ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada stage 1 nonsmall cell akciğer kanserlerinde sublobar rezeksiyon, radyofrekans ablasyon ve radyoterapi karşılaştırılmıştır. Sublobar rezeksiyonun RF ve radyoterapiye göre daha yüksek primer tümör kontrol oranlarına sahip olmasına karşın yaşam süresi ve hastalıksız yaşam yönünden her 3 tedavi arasında anlamlı farklılık saptanmamıştır.

Mikrodalga ablasyon (MW) RF ablasyona göre bazı avantajları vardır. Bunlar;

  1. Daha geniş nekroz alanı oluşturması
  2. Daha kısa işlem süresi
  3. Hedef organa daha yüksek ısı uygulanabilmesi
  4. Aynı anda multipl antenin kullanılabilmesi
  5. Kistik komponentlere etkili olması
  6. Vasküler yapılara yakınlıktan dolayı heat sink etkisi gelişmemesi ve buna bağlı olarak etkinliğinin azalmaması
  7. Daha az işlem sırasında ağrıya yol açmasıdır.

Kriyoablasyon

Dondurma yolu ile tümöral dokunun ablasyonudur. Bir çok avantajı bulunmakta iceball olarak adlandırılan ablasyon zonunun BT ve MR ile görülebilmesi ve patolojik ablasyon zonu ile korele olmasıdır. Primer akciğer kanserleri için perkütanöz kriyoablasyon kabul edilebilir komplikasyon oranları ile uygulanabilir.

Kemoembolizasyon

Akciğer kanserleri için ilaçların bölgesel olarak verilmesinde kullanılan temel teknikler izole akciğer perfüzyonu, arteryel kemoembolizasyon, bronşial arter infüzyonu, ve akciğer suffusion udur.

Transpulmoner Kemoembolizasyon

Sistemik kemoterapiye üstün olup işlem pulmoner artere bir balon kateter yerleştirilmesi yolu ile yapılır.

Bronşial Arter İnfüzyonu

Besleyici aterlerin net ortaya konması ve etkili tümoral boyanmanın gösterilmesi etkili bir tedavi için gereklidir.

Akciğer Suffusion

Suffusion bir organın geçirgenliği göstermek için kullanılır. Bu teknikler kemoterapötik ilaçların etkinliği artırılır.

AKCİĞER KANSERLERİNİN PALYASYONUNDA GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ

Kan Tükürme Tedavisi - Masif Hemoptizi Embolizasyonu

Kan tükürme diğer adıyla hemoptizi vakalarının %30' undan kanser sorumludur. Tekrarlayan hemoptizinin en sık kaynaklandığı yer bronşial atardamar diğer adıyla bronşial arterdir. Bronşial arterler %80-83 olguda torasik aortanın T5-6 seviyesinden gelişir. Embolizasyon kanayan damarın partikül gibi materyaller kullanılarak kapatılmasıdır. Embolizasyonda 350 mikrondan büyük partikül kullanılması felç (spinal komplikasyon) riski azaltır.

Embolizasyonun riskleri bronşial veya aortik duvarın nekrozu, pulmoner infarkt, bronşial-özefageal fistüldür.

Tümörün Toplardamara Bası Oluşturması - Superior Vena Kava Sendromu Tedavisi

Vücudumuzun en büyük ve göğüs boşluğu içindeki toplardamarının adı vena kavadır. Superior vena kava sendromu, superior vena kavanın trombüs ya da çevresindeki yapıların oluşturduğu basıya bağlı tıkanıklığıdır. En sık neden kanser basısına bağlı superior vena kavanın tıkanıklığıdır.

Superior vena kava sendromunun ilk tedavisi damar yolu ile girilerek (endovasküler) stent yerleştirilmesidir. Stent yerleştirilmesinin ardından radyoterapi ve kemoterapi tedavisine ilave olarak uygulanır.

Akciğerde Sıvı Toplanması, Plevral Effüzyon

Kansere bağlı göğüs boşluğu içerisinde sıvı birikmesidir. Nefes darlığına yol açan bu sıvı birikimi girişimsel radyoloji uygulaması olarak direkt ultrasonografi eşliğinde girilerek drene edilir. Tekrarlayan sıvılarda da kateter yerleştirilerek sıvı daha uzun süreli boşaltılır.

Ağrı Tedavisi

Ağrı tedavisinde interkostal sinir blokajı, paravertebral sinir blokajı, torasik sinirlerin radyofrekans ablasyonu tedavileri uygulanabilmektedir.

KAYNAK: Cardiovasc Intervent Radiol 2017;40:153-165

www.mutlucihangiroglu.com/akciger-ablasyonu_r_tr_4129_.aspx

Akciğer biyopsisi ne zaman ve nasıl yapılır?

WhatsApp